İşitme Kaybı
İşitme Engelli Olmak Yaşamdan Geri Kalmak Demek Değildir !
İşitme kaybı, çocuk doğduktan hemen sonra saptanmadığı takdirde topluma işitme engelli bir birey eklenmektedir.
Doğuştan olabilen işitme kayıpları, özellikle annenin çocuğa hamile olduğu dönemlerde geçirdiği viral enfeksiyonlar ya da kullandığı bazı ilaçlar nedeniyle olabilmektedir.
Öte yandan bunlara ek olarak genetik faktörler ve buna bağlı olan kromozom anomalileri de çocukta işitme kaybı ile kendini belli edebilmektedir.
İşitme kayıpları doğuştan olabildiği gibi, sonradan da oluşabilmekte, çocuğun gelişimi sırasında veya daha sonraki ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde de oluşabilmektedir. Ülkemizde önemli bir sorun olan akraba evlilikleri, çocuklarda doğuştan oluşan işitme sorununa sebep olabilmektedir.
Çocukluk çağında geçirilen bazı enfeksiyonlar, kızamık, kabakulak, menenjit, kızamıkçık, suçiçeği gibi enfeksiyonlar, yüksek ateşle seyreden, havale yaratacak kadar ciddi hastalıklar neticesi ya da çocuğa kullanılan bazı ototoksik (iç kulaktaki duyu hücrelerine ve sinir hücrelerine zarar veren toksik ilaçlar) kalıcı iç kulak hasarı ve işitme kaybına yol açabilmektedir.
Bebeklik veya çocukluk döneminde ya da hamilelik döneminde kullanılacak ilaçları mutlaka, doktora danışarak kullanmakta fayda vardır.
İşitme engelli çocuklarda esas olarak konuşma bozuklukları da ortaya çıkmakta ve çocuk konuşamamaktadır. Konuşması geciken çocukların aileleri için bu bir belirti olabilir. Bu aileler vakit kaybetmeden bir Kulak Burun Boğaz Uzmanına başvurmalı ve çocuğun işitme sorunu olup olmadığının değerlendirilmesini sağlamalıdırlar.
Çocuk yeni doğduğunda otoakustik emisyon testi ile işitme ve iç kulak değerlendirilmektedir. Daha ileri yaşlarda ise işitmenin değerlendirilmesi için çeşitli detaylı test ve tetkik yöntemleri kullanılmaktadır.
Erişkinlerde de sonradan çeşitli sebeplerle işitme engeli ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan en sık görülenleri; kulak iltihapları, kulaklarda otoskleroz veya timpanoskleroz dediğimiz kireçlenmeler ve ses iletim mekanizmasının bozulmasıdır. İç kulak sorunları ve öte yandan akustik travma, yaşa bağlı presbiakuzi de en sık rastladığımız işitme sorunlarıdır. Bu sorunların giderilmesi tabii ki mümkündür. Ancak, vakit geçirmeden konunun uzmanına danışmak gereklidir.
İşitme engelli olmak, bireyin toplumdan dışlanmasına sebep olabilir. Ancak işitme engelli bireyler, işitmesi normal olan bir bireyin yapabileceği hemen hemen her işi yapabilirler. Sosyal iletişim kurabilirler.
Özel eğitim veren okullarda verilen eğitim sayesinde bu bireyler rahatlıkla toplumla iletişim kurabilmektedirler.
Öte yandan, işitme engelliler için kullanılan işitmeye yardımcı cihazlar vardır. Bunlar, en basit işitme cihazlarından, en komplike ve ameliyatla takılan ve özel eğitim gerektiren koklear implant, biyonik kulak düzeyine kadar çeşitlilik göstermektedir. Bu cihazlar ve eğitimler ile sorun büyük oranda çözülebilmektedir.
Yani kısacası; işitme engelli olmak, toplumsal iletişimden kopmak veya eğitim ve iş üretimine katkısız kalmak demek değildir.
Bir çocukta , işitme veya konuşma sorunu şüphesi olduğunda en kısa zamanda konunun uzmanı bir Kulak Burun Boğaz Hekimine başvurulmalı ve işitme düzeyi araştırılmalıdır. Özellikle bebeklik ve çocukluk çağında erken başvuru önemlidir. Önlemler ve tedavi planlaması erkence yapılmalıdır.
Bu bireyler, özel eğitim ve özel tıbbi cihazlar yardımı ile eğitilerek, topluma kazandırılmalı ve toplum dışına itilmemelidir.
Dünya işitme engelliler günü her yıl Eylül ayının 25. günü tüm dünyada çeşitli toplantı ve etkinliklerle konunun hassasiyeti ve önemini vurgulamak amacıyla yapılmaktadır.
Tüm dünyada ortalama 360 milyon işitme engelli bulunmaktadır. Ülkemizde de belirttiğim sebeplerle işitme engelli sayısı azımsanamayacak kadar çoktur.
Burada yapılması gereken, konunun öneminin tüm toplumumuzca anlaşılıp, işitme engelli bireylerin, eğitimleri sağlanmalı, bu bireyler işitmeye yardımcı cihazlarla desteklenerek toplumsal yapıya karışmalarının sağlanması gereklidir. Üretim ve sosyal iletişimde işitme engelli bireylerin emek ve desteklerinin kazanılması ve teknolojik olanakların daha da yaygın kullanımının sağlanarak bu bireylerin yaşam standartlarının daha da yükseltilmesi ve kolaylaştırılması için çalışmalar yapılmalıdır.
21.Eylül.2016
Prof.Dr.Yücel Anadolu